top of page

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi - Boş Sahne - Kült Sahne

Daha önce ODTÜ'de izleyip çok sevdiğimiz "Martıya Uçmayı Öğreten Kedi" oyununu 2 Mart 2025 tarihinde, Kült Sahne'de yeniden izleme fırsatı yakaladık. Üstelik bu kez oyun sonrası Tiyatro Keşif ekibiyle keyifli bir fuaye söyleşisi de gerçekleştirdik. Hem hüzünlendiren hem de umut veren bu oyun üzerine konuşmak bizim için büyük bir zevkti.


"Hamburg'da hayatından memnun ev kedisi Zorba, petrole bulanmış bir şekilde balkonuna düşen martı Kengah’a üç söz verir. Bu sözlerin en sonuncusu ve en zoru Kengah’ın yavrusu olan Şanslı’ya uçmayı öğretmektir. Bir liman kedisi olan Zorba, Şanslı’ya uçmayı öğretmek için limanda yaşayan diğer kedilerden yardım ister. Diğer liman kedileri de Zorba’ya yardım ederek,hatta kendileri için çok önemli olan bir yasağı çiğneyerek Şanslı'ya uçmayı öğrenme macerasında destek olurlar."


Her zamanki gibi sohbetimize, oyunun nasıl ortaya çıktığına dair sorumuzla başladık. Oyunda performans da sergileyen Zeynep Yenen ve Kağan Uğur'un, seyahat ve hikâye anlatıcılığına duydukları tutku, bu fikrin temelini oluşturmuş. Pek çok metni tarayan ekip, sonunda Şilili yazar Luis Sepúlveda’nın eserinde karar kılmış. Çalışmaları zaman zaman aksasa da uzun soluklu bir hazırlık sürecinden geçmişler. Yönetmen Semih Ali Aksoy’un ve müzisyenler Muhammet Türk ile Yunus Arif Kesmez’in ekibe katılmasıyla, süreç hız kazanarak devam etmiş.


Hüzünlü bir umut olarak tanımladığımız oyunun, bizde kalıcı izler bıraktığını söylemeliyiz. Çok katmanlı yapısı, renkli karakterleri, müzikleri ve özellikle sahnedeki beden kullanımı, oyunu her izlediğimizde bizi daha da fazla etkiliyor. Özellikle oyuna ustalıkla serpiştirilmiş hüzne dair ekibe sorular yönelttik. Hayatta korku ve hüzün gibi duyguların var olduğunu belirten ekip, çocuklardan bu duyguların uzak tutulmaması gerektiğini, aksine doğru şekilde anlatılmasının önemini vurguladı. Bu nedenle oyun sürecinde kendilerine sürekli şu soruyu sormuşlar: Nasıl doğru şekilde anlatabiliriz?


Aynı oyunu daha önce sokakta da sahneleyen Tiyatro Keşif ekibi, seyirciyle olan fiziksel mesafeyi de oldukça önemsiyor. Seyirciye dokunan bir anlatımı olduğu kadar, fiziksel yakınlığın da oyunun hissiyatını artıran önemli bir unsur olduğunu belirttiler. Animasyon ögelerindense derinlikli bir anlatımı tercih eden ekip, oyunu hem içerik hem de biçim açısından her yaştan seyircinin kalbine hitap edecek şekilde kurgulamış.


Daha önceki sohbetlerimizde olduğu gibi bu kez de Jacques Lecoq üzerine konuştuk. Bunun sebebi, ekibin sahnede sergilediği olağanüstü beden kullanımıydı. Müzisyenlerin eğlenceli olduğu kadar başarılı icrasıyla birleşen hareket tasarımları, hem biz yetişkinleri hem de özellikle çocukları sahneye bağlamak konusunda oldukça etkileyiciydi. Ekip, yaş kısıtlamasına önem vermediğini ve oyunlarının her yaştan izleyiciye hitap ettiğini her fırsatta dile getiriyor. Bazı yerlerde "çocuk oyunu" olarak geçse de oyunun katmanlı yapısı, yetişkinlerin de ilgisini kolaylıkla çekmeyi başarıyor.


Söyleşimiz, ölüm, kukla kullanımı ve seyirci deneyimi üzerine yaptığımız sohbetle sona erdi. Umarız sizin de Tiyatro Keşif'in martı ve kedisiyle yollarınız kesişir. Kendilerine ve Kült Kavaklıdere’ye bu güzel akşam için çok teşekkür ederiz.

 
 
  • Instagram
  • Whatsapp
  • X
bottom of page